26 Ocak 2013 Cumartesi

" Cupcake "




Şu sıralar hangi bloğu, hangi internet sitesini açsam karşıma cupcake'ler çıkıyor. Üstüne üstlük İngiltere'de o kadar çok bu keklerın kalıplarından ve süsleme malzemelerinden var ki, dikkat çekmemesi imkansız.


Evin hala birsürü eksiği var. Bugün dışarı çıktığımızda mikser de aldım. kek ve tatlıların vazgeçilmezi. Elde tel ile çırpmak bi yere kadar. Sonrasında kağıttan kalıplar aldım. Becerebilirsem renkli, şirin, desenli slikon kalıplardan alıcam.


Kalıpların kutusundan birde süpriz çıktı :) cupcake tarifleri kitapçığı. Beni alıyorsun ama bu tarileri görünce fazlasına ihtiyac duyacaksın der gibi...

Gittiğim mağazanın home kısmında o kadar şirin şeyler vardı ki, hayranlığımı gizleyemedim. Evin ana ihtiyaçlarını anca tamamladık. Sıra süse püse geldi :) 

Linki de paylaşayım :) t-k-maxx ama internet sitesinde home kısmı yok. Enteresan :S 

17 Ocak 2013 Perşembe

İngiltere'de Başörtüsü




Bir başörtülü bayan olarak Türkiye ile İngiltere'yi kıyaslamak istiyorum.

Türkiye'de okula gidip gelirken otobüste yaşını başını almış teyzeler yüzüme bakıp laf atarlardı. "Bu ülke kimlere kalıcak" gibi sözler ederlerdi. Ya da "yazın pişmiyor musunuz bu kıyafetlerde?" gibi şeyler.
Beni görüpte Recep T. Erdoğan'a laf atan, Ak Parti Hükümeti'nin bu ülkeyi batırdığını söyleyen de çok olurdu tabi. Sanki Tayyip Bey babamın oğlu.

İngiltere'ye gelirken açıkcası bi hayli endişeliydim. Başörtümden dolayı bana tuhaf tuhaf bakarlar diye düşünüyordum. Hatta vize sürecinde "başörtümden dolayı red alabilir miyim acaba" diye de aklımdan geçiriyordum. Sonra farkettim ki başörtüsünü yadırgayanlar avrupalılar değil. Türkiyeyi (sözde) avrupaya benzetmek isteyen Türkler.

İngiltere'de şu ana kadar bana tuhaf tuhaf bakan olmadı. Bilakis ben burda gördüğüm saygıyı İstanbul'da kendi memleketimin insanlarından görmedim. Yolda yanımdan geçerken, otobüste, metro da kimileri yüzüme gülümsüyor. Tebessüm ediyor. Ama garipseyipte bakan yok.

Tek endişem yaz mevsimi gelince durumun değişmesi  ;)

Ha unutmadan; İngiltere din,dil, ırk, kıyafet vs gibi sebeblerle ayrımcılık yapmak, insanları rahatsız edecek hareketlerde bulunmak en büyük suçlardan birisi.

15 Ocak 2013 Salı

Cycling





Bugün bisiklet ile ilk uzun yol denememi yaptım.
Otobüs ile bir saatte gittiğim yolu bisiklet ile aynı sürede gittim.

iki önemli ayrıntı var:
birincisi: otobüsle giderken midem bulanıyordu, bisiklet gayet havadar :) 
güneşin altında hoş esintiler eşliğinde yol aldım.

ikincisi: bisiklet sürerken trafikte diğer motorlu taşıtlarla yanyana seyir halinde olundugu için trafik kurallarına, sağdan soldan gelen araçlara, her yüz metrede bir karşıma çıkan trafik lambalarına ve en gıcığı iki katlı kırmızı dev otobüslere dikkat edeyim derken, bütün kaslarım gerim gerim gerildi.

Belki bu ilk defa bu kadar uzak bir yere bisikletle gittiğim içindir. 
Alışınca daha rahat hissederim inş.

Her şeye rağmen Londra'nın düz yollarında ilerlemek çok keyifliydi.

12 Ocak 2013 Cumartesi

Taze taze, çıtır Simiiiiit



Simitçiler nasıl bağırır onu da unuttum sanki. 
Ne zamandan beri canım simit istiyordu. İnternetten araştırdım. Beğendiğim bi tarifi denedim.

Tam simit tadında değil ama genede çok güzel. 
Çok lezzetli.




Şekil verirken baya bi zorlandım ama fena olmadı sanki :) 




Bu da geçtiğimiz günlerde İKEA'dan aldığım peçetelik ve peçete
Araya sıkıştırıyım bunu da :)
Görür görmez çok beğenmiştim.
Tek sorun peçetelik biraz büyük, her boy peçete sığmıyor içine. 
Küçücük kalıyor.




Simit Tarifi

Malzemeler: 

1 bardak ılık su
1 paket maya
1 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
Yarım çay bardağı sıvı yağ
Aldığı kadar un

Üzeri için:

3 yemek kaşığı pekmez
3 yemek kaşığı su
susam

Hamurun malzemelerini karıştırıp 1 saat mayalanmasını bekleyin.

Mayalandıktan sonra iki parça koparıp, uzun çubuklar haline getirdikten sonra birbirine dolayıp,
önce pekmezli suya sonra da susama batırıp. tepsiye koyun.

180 derecelik fırında yarım saatten biraz fazla (kızarana kadar) pişirin.


Afiyet olsun :)

9 Ocak 2013 Çarşamba

Gel Artık



Her tren sesinde heyecanlanıp sen geleceksin zannediyorum.

Ama on dakika sonra kapı çalmıyor.

Sen gelmiyorsun.

...

Umudum bir sonraki trende

Boş ders :)


 Bu gün İngilizce kursumun ilk günüydü. Yoğun ilgiden dolayı sınırlı sayıda kişiyi derse aldılar. Ders bedava olunca, ilgi de fazla olmuş. Bu böyle olmaz en yakın zamanda bir kursa başlamalı diyorum ama gelde bizimkine anlat :)

Neyse ders iptal oldu, dedim madem gelmişim Greenwich'e kadar, bi dolaşayım. Bana türk bi arkadaşımda eşlik etti. Eşlik derken bildiğiniz rehberlik. Nerede, ne var hepsini anlattı. Teşekkürlerimi iletiyorum ...

Greenwich Market'e gittik sanırım hafta içi oldugundan dolayı, gayet sakindi. Çokkk şirin dükkanlar vardı. Bu kasaba şirinlik üzerine inşa edilmiş sanki. 


Çok şirin di mii ? 
:)


Bu dükkan da çok hoşuma gitti. Girdiğimde dükkandaki genç kırmızı bir atkı örüyordu.


Bu da Filistin'li Temim Abi'nin tezgahı.
Daha önce Greenwich'le arasında baya mesefa olan London Eye'in önünde görmüştük bu abiyi. Türk sanatı oldugunu söyleyince Osmanlı'nın Kudüs'te ki izleri olarak yorumladı bu eserleri.

Güzel bir gündü vesselam...



6 Ocak 2013 Pazar

Londra'da ki ilk arkadaşım



Son zamanlarda sıklıkla kullandığım bir cümle: buraya geldiğimden beri...

Buraya geldiğimden beri, yaklaşık bir ay bir hafta sonra ilk defa bir Türkle oturup karşılıklı muhabbet ettim. Özlemişim. 

İngiltere de ki ilk arkadaşımla ilk buluşmamızı gerçekleştirdik. O genç bir anne, güzel bir eş, maharetli bir ev hanımı, başarılı bir tercüman. Maşallahı var :) neyse daha fazla anlatmayayım da nazar değmesin. :)

Buluşmamızın minik sürprizi 4 yaşındaki kızı. Peltek peltek ingilizce konusuyor :) 
Ben böyle şeker cana yakın bir çocuğu daha önce görmedim. Genelde cocuklar yabancıları pek sevmezler ama bu başka. Hemen samimi, tanış oluyor seninle.



Oxford Street' te House of Fraser ın kafesinde oturup içeceklerimiz içtik. Bir şeyler atıştırdık. Çok şirin bir yer. Tabaklar ve fincanlar işlemeli varaklı. Hem şirin hem şık. Benim gibi ev alışverişi ve dekorasyon konusunda berbat birinin böyle yerleri sıklıkla ziyaret etmesi gerekiyor :)


İngiltere'de Doğum



İngiltere'de ki TV kanallarında "doğum programları" var!! Doğum hikayelerini yayınlıyorlar. Bildiğiniz doğum her ayrıntısı ile gösteriyorlar. Hepsi normal doğum ve doğum esnasında bagırma-cağırma olmuyor. Doktor kontrolunde hamilelik sürecinde çeşitli spor aktiviteleri yapan anneler, doğumdan hemen sonra ayağa kalkıyor, normal hayata dönüyor. İllaki biraz abartı vardır doğuma teşvik anlamında. Ama büyük bir kısmı gerçek. 

Hastahanelerde kesinlikle tibbi bir mecburiyet olmadikca sezaryen yapilmiyor. Nufusun hatri sayilir bir kismi evde ebe yardimi ile dogum yapiyor.

Siz de bu programlardan birini izleyince, Türkiye'deki doğumlarda bir tuhaflık olduğunu göreceksiniz. Neden iki kişiden biri sezeryanla doğum yapıyor? Neden doğumdan sonra annelerimiz günlerce kendini toparlayamıyor? Bu noktada eğitim eksikliği olduğunu düşünüyorum.

Diğer yandan herşeyin TV ekranında alenen yapılması da tartışılması gereken bir konu!
Tuhaflıkların başında "en küçük yaşta doğum yapanlar" listesinde İngiltere birinci sırada. Doğum yaşı ortalama 16. Tabi ki evlilik dışı!

Bahsi geçen programın fragman ve videolarına bu linkten ulaşabilirsiniz: First Born Every Minute

5 Ocak 2013 Cumartesi

But I

Yorgunum 
Bundan dolayı duygusalım sanırım.
Özlemsiz olmaz.

Sizi özledim.

Senide  arkadaşım ...

2 Ocak 2013 Çarşamba

Çarşamba Kahvaltısı

Öğrenci evindeyken pazar günleri kahvaltıya oturur, neredeyse günün yarısını sofrada geçirirdik. O hoş muhabbetle zaman nasıl geçerdi bilmiyorum. Hiç kalkmaz istemezdim o sofradan. 


Eşim haftasonları çalıştığı için pazar kahvaltısı diye bir şey kalmadı. Biz çarşambaları, perşembeleri kahvaltı yapıyoruz :) Yeni yeni tabak, çatal - kaşık almaya başladığımız için o kahvaltı keyfinin de yeni tadına varıyoruz. Hala eksiklerimiz var ama aceleye gerek yok yola devam :)



Kahvaltıdan sonra önce bana çanta almaya sonra da mutfak alışverişine Turkish Food Center'a gittik. Bu çanta biraz büyük emin misin? soruları ve tedirgin bakışlar eşliğinde karar verdim bu çantayı almaya :) evet biraz büyük ama artık çantamda kitap taşıyabilmek istiyorum.




Aklımda bu bluz da vardı. Takı reyonun önünden geçerken bu yüzüğü denedim çok hoşuma gitti. E hadi bunu da alalım dedik :) Bilen bilir çok tarzım değil yüzük. Ama çok hoş durdu :P dayanamadım :D



1 Ocak 2013 Salı

Yeşil - Pembe / Sandviç Ekmeği



Mağazanın birinde dolaşırken bu çırpma teli ve fırçaya denk geldim. 2,5 pound her biri. Yeni yıl indiriminden nasibini alıp 1 pounda düşmüş fiyatları. İhtiyacımda varken bu fırsat kaçırmayayım dedim ve satın aldım. :)

Eee bu güzellikler alınır da fırın boş durur mu? Sandviç ekmeği yapmaya karar verdim. İnternetteki tariflerin hepsi birbirine benziyordu. Daha az kalorili ve hafifi olsun diye yumurtası yağı az olanı tercih ettim.


.


Ama bu seferki girişimim başarısızlıkla sonuçlandı. 
Nedenini bilmiyorum, ilk önceleri güzelce kabaran hamurum yumurtasını sürdükten sonra söndü. 
Güzel olmadığı için tarifini yazmıyorum. 
Bir daha ki sefere :) 

Not: Sizce de sandviç'in yazımında bi tuhaflık yok mu?